12 Aralık 2011

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz * Aziz Nesin / Kitap


Gecenin bir yarısı sessizlikte kitabımı bitirdim sonunda. Bayağı adını duymuşluğum vardı bu kitabın… Biraz araştırdığımda önce radyo oyunu olarak yazılmış sonra da tiyatro oyunu, filmi  yapılmış olduğunu gördüm. Ama ben hiç birine rastlamamıştım şimdiye dek… O yüzden bir karşılaştırma yapamayacağım. Neyse gelelim kitaba...

Romanın kahramanı ironik bir isme sahip olan Yaşar Yaşamaz… Bu adamın ismi bütün hikâyeyi özetleyen bir isim aslında… Çünkü bir adamın nüfus memurluğunda yapılan hata sonucu nüfus kâğıdını alamaması ve okula başlamamasıyla başlıyor hikâye… Yapılan hata da Yaşar’ın nüfus kaydında daha babası bile doğmadan Çanakkale'de şehit olduğunu gösteriyor ve bir türlü aksini ispat edemiyor. Kitap da bununla ilgili başına geçen olayları anlatıyor.
Devletin hantallığını, bürokrasisinin ağırlığını, en basit işlemde bile nasıl binbir zorluk yaşadığını kimi zaman kendi işlerinizi hatırlayarak kimi zaman ayrıntılardaki komikliğe şaşırarak kimi zaman üzülerek okuyorsunuz…  Bu hikâyeleri de hapishanede arkadaşlarına anlatıyor her akşam yemekten sonra. Hikâyelerin sonu da hep hüsranla bittiğinden periyodik olarak koğuştakiler "Haydaaa!" diyerek bitiriyorlar hikâyeleri. Bugün de tv8 deki erken baskıyı izlerken Seda Hanım bir gazete haberini okuduktan sonra haydaa çekti. Sonra da Şener Şen in filmindeki gibi dedi. Sanırım o film bu film:).  Neyse efendim bütün bu zavallılık, fakirlik, acıma hissiyatı içeren hikâyeler bölüm bölüm ayrılmış ve her birine bir başlık konulmuş.
Kitabı okumak çok zevkli akıcı kolay bir okuması var. Ancak 250 sayfalardan sonra artık bir sonuca ulaşsın istiyorsunuz ve yine hüsranla biteceğini bildiğiniz hikâyeleri okumak zorlaşıyor sıkmaya başlıyor ta ki çözüm noktasına ulaşana kadar. Sonu da eski Türk filmlerine yakışır şekilde bitiyor aslına bakarsanız. Kitabı okurken hep zaten insanda devletin bürokrasisini hantallığını iğneleyen bir temelde zavallı bir adamın başından geçen traji komik olayları anlatan Türk filmlerini anımsıyorsunuz. Banker Bilo yu hatırladım sık sık. Bir de şu bankadan para çalmakla suçlanan bankacı (Şener Şen) vardı. Kimse çalmadığına inanmıyordu.o hikayelere çok benziyor açıkçası.. Başlarda bazı hikâyelere çok güldüm. Daha doğrusu yazarın bazı ince noktalarla dalga geçmesi beni çok güldürdü. Ancak dediğim gibi artık aynı tarz işleyen hikâyelerde son 5 tanesi filan beni sıktı. Neyse ki sonu getirilmişti. Çünkü bir ara hani şu bitirilmemiş hikâye tadında bırakılacak diye korktum açıkçası..
Aziz Nesin in tarzı hoşuma gidiyor. daha önce de iki,üç kitabını okumuştum. Sıkıldıkça okunacak yazarlardan biri… Kolay dili, herkese sıcak gelen insanları, şiveleri, samimiyeti, komiklikleriyle ve en önemlisi taşlamalarıyla güzel bir roman. Ancak bazı esprilerin ya zamanı geçmiş ya da başka eserlerde çokça esinlenildiğini hissettiğim  için o tadı vermiyor açıkçası. Zamanım var biraz eğlenmek gülmek istiyorum  çok da konsantre okumak istemiyorum hızlıca aksın diyorsanız buyurun Yaşar'ın hikayesine..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Her türlü soru, eleştiri, isteğinizi, görüşünüzü lütfen hakaret içermeyen cümlelerle yazın. Seve seve hepsine cevap veriyorum...